Deprem afeti sonucunda enkaz altındaki cenazelerine ulaşılamayan kişilere Ölüm Karinesi hükümlerine göre değerlendirme yapılırken enkaz altından çıkarıldıktan sonra kendisine ulaşılamayan ve öldüğüne dair kuvvetli olasılık bulunduran kişilere ise Gaiplik hükümleri uygulanır.
Ölüm tehlikesi içinde kaybolan veya kendisinden uzun zamandan beri haber alınamayan bir kimsenin ölümü hakkında kuvvetli olasılık varsa hakları bu ölüme bağlı olanların başvurusu üzerine mahkeme bu kişinin gaipliğine karar verebilir.
→ Ölüm tehlikesi içinde kaybolan ve ölümü hakkında da kuvvetli olasılık olan kimse hakkında, 1 yıllık sürenin dolmasıyla birlikte Gaiplik için başvuru imkanı doğuyor. Bu süre 6 Şubat 2024’de dolmuş oluyor. Enkaz altından çıkarıldıktan sonra bu kimse, kaybolduysa ve ölümü hakkında da kuvvetli olasılık varsa hakkında gaipliğine karar verilmesi için mahkemeye başvuru yapılabilmektedir.
Yetkili mahkeme, kişinin Türkiye'deki son yerleşim yeri; eğer Türkiye'de hiç yerleşmemişse nüfus sicilinde kayıtlı olduğu yer; böyle bir kayıt da yoksa annesinin veya babasının kayıtlı bulunduğu yer mahkemesidir. Görevli mahkeme ise Sulh Hukuk Mahkemesidir.
Gaiplik kararını, kanuni mirasçılar, atanmış mirasçılar veya vasiyet alacaklılarının başvurusu üzerine mahkeme tarafından kişinin Gaipliğine karar verilebilir. İstisnai olarak (Gaibin mirasçısı yoksa) Hazine’de gaiplik davası açabilir.
Gaiplik kararının istenebilmesi için, ölüm tehlikesinin üzerinden en az 1 yıl veya son haber tarihinin üzerinden en az 5 yıl geçmiş olması gerekir. Öncelikle ölüm tehlikesi içinde kaybolma veya kendisinden uzun zamandan beri haber alınamama durumu gerçekleşmeli bununla birlikte yasal bekleme süreleri geçmeli (ölüm tehlikesi üzerinden 1 yıl, son haber tarihi üzerinden 5 yıl geçmesi gerekir) son olarak da hakları ölüme bağlı olanların başvuru yapmaları gerekmektedir.
Şartları gerçekleşen, Gaiplik istemi üzerine Mahkeme, gaipliğine karar verilecek kişi hakkında bilgisi bulunan kişileri belirli bir sürede bilgi vermeleri için usulüne uygun yapılan ilan ile çağırmaktadır. İlk ilanın yapıldığı günden itibaren en az 6 ay beklenmeli ve en az 2 ilan yapılmalıdır. Gaiplik ilanı, hakkında gaiplik isteminde bulunulan kişinin bilindiği yerel çevrede yayınlanan gazetelerde yapılmaktadır. İlândan sonuç alınamazsa Mahkeme, gaipliğe karar verir.
Gaipliğine karar verilecek kişi, ilân süresi dolmadan ortaya çıkar veya kendisinden haber alınırsa ya da öldüğü tarih tespit edilirse gaiplik istemi düşer.
İlândan sonuç alınamazsa, mahkeme gaipliğe karar verir ve ölüme bağlı haklar, aynen gaibin ölümü ispatlanmış gibi kullanılır. Gaiplik kararı ölüm tehlikesinin gerçekleştiği veya son haberin alındığı günden başlayarak hüküm doğurur. Yani gaiplik kararı, geçmişe etkili olarak sonuç doğurmaktadır.
Hakkında gaiplik kararı verilmiş bir kimsenin mirasçıları veya mirasında hak sahibi olan kişiler, tereke malları kendilerine teslim edilmeden önce bu malları ileride ortaya çıkabilecek üstün hak sahiplerine veya gaibin kendisine geri vereceklerine ilişkin güvence göstermek zorundadırlar.
Güvence, ölüm tehlikesi içinde kaybolma durumunda 5 yıl, uzun zamandan beri haber alınamama durumunda 15 yıl ve her hâlde en çok gaibin 100 yaşına varmasına kadar geçecek süre için gösterilir. Güvencenin türünü hakim takdir edecektir. Güvence verilmedikçe mirasçıya tereke malları teslim edilemez.
Gaibin sağ kalan eşi, evliliğin sona erdirilmesini istiyorsa evliliğin feshi için mahkemeye başvurmalıdır. Sağ kalan eş gaiplik kararı için başvuru yaparken aynı zamanda evliliğin feshini de isteyebilir. Aynı davada evliliğin feshi istenmemişse sonrasında eş, ayrı bir dava açarak da evliliğin feshini isteyebilir.
Mirasçılar, gaibin çalıştığı işyerinden olan alacaklarını talep edebilir. Gaibe mirasçı olabilirler. Şartları varsa dul-yetim aylığı için başvuru yapabilirler. Ölümle birlikte doğan bütün hakları şartlarını da sağlamak kaydıyla ileri sürerek talep edebilirler.
Hukuken bir kimsenin kişiliği, ölümle sona erer. Bir kimse, ölümüne kesin gözle bakılmayı gerektiren durumlar içinde kaybolursa cesedi bulunamamış olsa bile gerçekten ölmüş sayılır. Bu duruma ise Ölüm Karinesi denir.
Eğer kaybolan kişinin ölümüne kesin gözüyle bakılıyorsa (Kişinin deprem anında binada kesin olarak bulunduğunun ve uzun zamandır kendisine veya cesedine ulaşılamamış olması gibi.) o yerin en büyük mülki amirinin emriyle kütüğe ölü kaydı düşülür. Bu en büyük mülki amir ilçelerde Kaymakam, illerde ise Vali’dir.
Mülki amire başvurmadan önce hakkında ölüm karinesi istenilecek kişinin altsoyundan, üstsoyundan ya da kardeşlerinden bunlar da yoksa mirasçılarından birinin dilekçeyle başvuru yaparak Ölüm Karinesine delil olacak olayı belgelendirmeleri ya da yetkili makamların durumu resmi bir yazı ile Nüfus Müdürlüğüne bildirmeleri gerekir. Başvuran kişinin ölüm karinesini destekleyen ilgili kurumlardan aldığı belgelerle birlikte diğer delilleri de eklemesi gerekmektedir.
Mülki idare amiri, ölüme kesin gözle bakmıyorsa veya ölüm kesin olsa bile ölüm tutanağı tutturmuyorsa istek reddedilmiş olur. Bu ret kararından sonra mahkeme eliyle Gaiplik kararı alınabilir.
Nüfus kütüğüne ölü kaydı işlendikten sonra kişi, gerçekten ölmüş gibi kabul edilecektir. Bu durumda ayrıyeten bir mahkeme kararı gerekmemektedir. Ölü kaydı işlenen kimse, evli ise evlilik ölüm sebebiyle kendiliğinden sona ermektedir. Bu kişinin malvarlığı hakları mirasçılarına geçer.
Deprem nedeniyle aynı aileden birden fazla kişinin ölmesi durumunda, hangi aile üyesinin daha önce öldüğü tespit edilemezse Birlikte Ölüm Karinesi geçerli olmaktadır. Yani birden fazla kişiden hangisinin önce veya sonra öldüğü ispat edilemezse hepsi aynı anda ölmüş sayılır.
Birlikte ölüm karinesi uygulanan kişiler birbirlerine mirasçı olamazlar. Dolayısıyla her birinin mirası diğer mirasçılara geçmektedir.