Bundan 3000 yıl önce o da buradaydı. Kim mi? Kendisi Hitit sonrası Anadolu devletlerinden Pattina-Unqi kralı ve bugün adına Antakya dediğimiz yerde yaşamıştı. Büyük dedemiz “ŞUP Pİ LU Lİ U MA”.
Bize der ki:
Verimlidir buralar emek edersen karşılığını alırsın; 3000 yıldır boşuna tutmuyorum bu başağı elimde. Ha tabi gerekirse evim, ana yurdum, sığınağım için mücadele etmekten korkmam bilesin. Kimseye muhtaç olmam, hem üretir hem savaşırım. Her şey zıddıyla kaimdir demek için birbirine öfkeyle hırlayan karşılıklı iki aslan koydum bileğime.
Aslanların gövdesi bir ve kardeşten öteydiler oysa. Demek ki başkalarından önce kendinle mücadele edeceksin, bedenindeki düşmanı bulacaksın, kendini bileceksin. Tüm suçu depreme/kadere atmayacaksın. Al sana konum da gönderdim, buradayım binlerce yıldır ve aslında hep buradaydım.
İnanmıyorsanız bakın kocaman şapkamın içindeki spirallere. Düz bir çizgi değilim ben; sonsuzdan geldim ve sonsuza gidiyorum.
Doğrudur defalarca yıkıldı üstüme bu şehir fakat her seferinde sevgiyle aştım engelleri, yeniden doğdum. Bazen içten dışa genişleyerek bazen dıştan içe, öze dönerek. Evet, şaşırdım gördüğüm manzara karşısında belerttim gözlerimi. Ben böyle bırakmamıştım bu kenti ama umudumuz da bizim gibi sonsuzdan gelir ve dışa doğru genişleyerek gider durdurulamaz.
Yine öldük doğru ama hala Buradayız Hatay! Özümüzdeyiz, Doğu’nun kraliçesindeyiz ve ışığı yeniden tüm renkleriyle Akdeniz’in en doğusundan hep birlikte yükselteceğiz.